Büyükler sayıları çok sever. Yeni tanıştığınız bir arkadaşınızdan bahsettiğinizde asla ana konularla ilgilenmezler: "Ses tonu nasıl?", "En sevdiği oyun ne?", "Kelebek koleksiyonu var mı?". Bunların yerine, "Kaç yaşında?", "Kaç tane kardeşi var?", "Kaç kilo?", "Babası ne kadar kazanıyor?". Böylece onu tanıyabileceklerini sanırlar. "Kırmızı kiremitleri olan bir ev gördüm; pencerelerinde sardunyalar, çatısında kumrular vardı..." diye anlatsanız da bir türlü hayal edemezler bu evi. Onlara şöyle söylemek gerekir: "Bir milyon liralık ev gördüm!" O zaman "Aa ne kadar da güzel bir ev," derler.
Eğer onlara, "Küçük Prens'in gerçekten var olduğunun kanıtı, çok sevimliliği, gülmesi ve koyun çizmenizi istemesidir. Biri koyun çizmenizi istiyorsa bu var olduğunun kanıtıdır," derseniz omuz silkip size çocuk muamelesi yaparlar. Fakat, "Asteroid B 612'den geliyor," derseniz hemen ikna olur, sorularıyla sizi bunaltmazlar. Onlar böyledir işte. Ama onlara kızmamalıyız. Çocuklar büyüklere karşı hoşgörülü olmalıdır.
---
İnsan sadece kalbiyle görür. Esas olan gözlere görünmez.
Unutmamak için tekrarladı Küçük Prens: "Esas olan gözlere görünmez."
Evcilleştirdiğin şeyden sonsuza dek sen sorumlusun. Gülünden sen sorumlusun..
Küçük Prens unutmamak için tekrar etti: "Gülümden ben sorumluyum..."
---
Küçük Prens, "Senin gezegeninde yaşayan insanlar aynı bahçe içinde beş bin tane gül yetiştiriyor ama ne aradıklarını bulamıyorlar," dedi.
"Bulamıyorlar," diye yanıt verdim.
"Fakat aradıkları tek bir gülde ya da bir damla suda bulunabilir..."
"Doğru, haklısın..." diye yanıtladım.
Ardından şöyle söyledi:
"Ama gözler kördür. Kalple aramak gerekir."
---
Eğer birini evcilleştirmek istiyorsanız biraz gözyaşı dökme riskini de alacaksınız.
---
Eğer ki herhangi bir yerde bilmediğimiz bir koyun bir çiçeği yediyse ya da yemediyse evrendeki hiçbir şey eskisi gibi olmaz...
Gökyüzüne bakın ve kendinize sorun: "Koyun çiçeği yedi mi, yemedi mi?" Her şeyin değiştiğini göreceksiniz.
Antoine de Saint-Exupery